Kitaplara dair

Hicret.org islami ve kültürel eserler hakkında yazılar

Müntehabat-ı lugat-ı Osmaniye yazarı kimdir

Kitab-ı müntehabat-ı lugat-ı Osmaniye kitabının yazarı Mustafa Şükri Eyyubi olarak geçmektedir..

İlginç olan bazı yerlerde James Redhouse yazmış gibi gösterilmekte. Böyle birşey kesinlikle mümkün değildir.

1. neden kitap 1840 larda gözükmektedir. Osmanlıya gelir gelmez bu kadar derin bir çalışmayı 5-10 senede hazırlaması teorik olarak imkansız.

2. neden yaptığı çalışmaların seyri, türk milletinin menfaatinden çok ingilterenin menfaati doğrultusundadır. Böyle bir türkçe çalışması mümkün değildir. Redhouse'un bilinen hikayesi dışında farklı bir özel hikayesi olabilir.

3. neden osmanlıca ile alakalı benzer hiç bir çalışması yoktur.

4. Hiçbir osmanlıca baskısında basılmış eser içinde Redhouse a delalet edecek bir yazı yoktur. tam tersi farklı halil isminde bir zaatın ismi geçmektedir.

Fakat Redhouse kütüphanesinde bu eser olupta onun kütüphanesinde olmasından dolayı ithaf olunmuş olabilir.

Bir Devre Damgasını Vuran Adam; Osman Yüksel Serdengeçti

Serdengeçti Serdengeçti,
Anadan, babadan, yardan geçti.
O; mübarek davası uğruna,
Çile üstüne çile çekti.

Allah yolunda, vatan yolunda, millet yolunda; anadan, babadan, yardan geçen Osman Zeki Yüksel, nam-ı diğer; Serdengeçti, Antalya’nın Akseki İlçesi’nde 15 Mayıs 1917 tarihinde dünyaya gözlerini açmıştır. Merhum Akseki müftüsü Salim Yüksel’in oğlu, eski Diyanet İşleri Başkanları’ndan Ahmet Hamdi Akseki’nin ise yeğenidir.

İlkokulu Akseki’de, ortaokulu ise yatılı olarak Antalya’da okumuştur. Lise tahsilini ise, Ankara Atatürk Lisesi’nde tamamlamıştır.

İslam sanatının kaynaklarına doğru

İslam sanatı, üzerinde çalışanları bazı temel sorunlar konusunda dâima bir zihin karışıklığına sürükleyecek içerimlere sahip olmuştur.
Özgün bir İslam mimarisinin olup olmadığı ya da İslamî dünya görüşü gereği figüratif sanatın yasaklanmış olup olmadığı hakkında tekrar eden sorgulamaların altında, kuşkusuz, İslam sanatına ve bu sanatın kaynağını oluşturan Kuran’a ilişkin bilgi eksikliği yatmaktadır. Titus Burckhardt’ın İslam Sanatı: Dil ve Anlam başlıklı yapıtının önemi, bu sorulara anlaşılır ve inandırıcı yanıtlar vermesinin ötesinde, tüm yargılarını Kur’an merkezli bir yaklaşımla sınamasından kaynaklanmaktadır. Burckhardt’ın Kur’an merkezli yaklaşımı, İslam sanatının belirli bir zihinsel arka plana dayandırılmasını da sağlamaktadır; çünkü yazar bu sanatı, art arda sıralanan bir formlar tarihi olmaktan çıkarmakta, belli bir tarihte belli koşullarda üretilen formların niçin başka türlü değil de o şekilde yapıldığını, İslam düşüncesine nüfûz ederek yanıtlamaya çalışmaktadır.

Riyaz'üs Salihin İmam Nevevi

Hadis kaynakları arasında önemli bir yer teşkil eden İmam Nevevi'nin muazzam eseridir.
Tam adı riyâzü's-sâlihîn min hadîsi seyyidi'l-mürselîn olan eser, imam nevevî'nin çalışmaları arasında önemli bir yer tutar. Nevevî bu kitabını, 45 yıllık kısa fakat çok verimli hayatının en olgun ve bereketli dönemleri kabul edilen bir yaşta, 40 yaşlarında yazdı. bundan üç sene önce de, bir başka önemli eseri el-ezkâr'ı telif etmişti. Riyâzü's-sâlihîn'in telifi, 14 ramazan 670 (1271) tarihinde bir pazartesi günü tamamlandı.
İmam nevevî, kitabını yazarken bazı prensipler gözettiğini eserinin önsözünde belirtir. Buna göre riyâzü's-sâlihîn'in başlıca özellikleri şunlardır:
_İnsanlara dünya ve âhiret saâdetini kazanma yollarını gösterecek, zâhirî ve bâtinî edepleri elde etmelerini sağlayacak, iyiyi ve güzeli teşvik, kötüden ve çirkinden uzaklaşmayı temin edecek sahih hadislerden oluşan muhtasar bir kitap olacaktır.

Diyanet islam ansiklopedisinde sözlük maddesi

Sözlüğün Arapça karşılığı olan lugat kelimesi “söz söylemek, boş konuşmak; kuş ötmek” anlamlarındaki lağv kökünden türemiş bir isim olup “toplum bireylerinin duygu ve düşüncelerini birbirine anlatmak için kullandıkları kelimelerden meydana gelen eser” demektir. IV. (X.) yüzyılın sonlarına kadar yazılan lugat kitapları konularına göre değişik adlar taşıdığından sözlük kavramını karşılayan ortak bir terim henüz mevcut değildi. Bu dönemde ve daha sonraki süreçte lugat kelimesi “dil, lehçe” mânasına geliyordu. “Sözlük bilimi” anlamında ilmü’l-luga ve mu‘cemiyyât ile sözlük karşılığı olarak kullanılan mu‘cem ve kāmûs kelimeleri sonradan terim haline gelmiştir. Mu‘cem “sözün kapalı ve anlaşılmaz olması” mânasındaki ucme kökünden ism-i mef‘ûl veya masdar olup “kapalılığı ve bilinmezliği giderilmiş söz” demektir. Sözlük âlimleri, “kelimelerin alfabetik dizimi” anlamında kullandıkları mu‘cem terimini hadisçilerden almakla birlikte bunun tarihi kesin şekilde bilinmemektedir.

İmam Gazali İhyâ_U Ulûmi'ddîn

İhyâ-u Ulûmiddin, İmâm-ı Gazâlî’nin en kıymetli eseri olarak gösterilir. Osmanlı âlimlerinden Saffet Efendi, Tasavvufun Zaferi isimli eserinde, bu eser hakkında “Öyle kıymetli bir eserdir ki, Kur’ân-ı Kerîmin ve Peygamber Efendimizin hadislerinin mânâlarını Müslümanlara anlatmak ve Allah Teâlânın kullarına doğru yolu göstermek, huzur ve saâdete kavuşturan İslâm ahlâkını öğretmek için, din âlimleri olarak elimizde bundan başka hiçbir kitap bulunmasaydı, yalnız bu kitap kifayet ederdi” ifadelerini kullanmıştır.

İnsanın hem dış hem de iç dünyasına seslenen bu eser, zâhir ve bâtın ilimleri uzlaştıran, fıkıh ile tasavvufu kaynaştıran eşsiz bir örnektir. Eserde şer'î ilimlerin arka planları üzerinde durulur.

el-KĀMÛSÜ’l-MUHÎT

(القاموس المحيط)

Fîrûzâbâdî’nin (ö. 817/1415) Arapça’dan Arapça’ya sözlüğü.

TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN TARİHİ SÖZLÜKLERİ

Türkiye Türkçesinin tarihi bildirime konu seçmem, aslında bir bakıma Türk Dil Kurumunda yürütmekte olduğumuz “Türkiye Türkçesi Sözlükleri Projesi”nin içinde yer alan çalışmaların bir alt bölümünü oluşturan “Türkiye Türkçesinin tarihi Sözlükleri” adlı alt projeyi tanıtmaktır.

BASILMIŞ OLAN İLK TÜRK YEMEK KİTABI “MELCEÜ'T –TABBÂHİN”

The First Published Turkish Cookery Book “Melceü't–Tabbâhin”

Nilüfer ACAR TEK, Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU**

Özet: Melceü't -Tabbâhin (Aşçıların Sığınağı ) adlı eser, Mehmet Kamil tarafından 1844 yılında basılmış olan ilk Türk yemek kitabıdır. Bu eser Mehmet Kamil’in uzun araştırmaları sonucunda or-taya çıkmış olan yeni tarifleri Türk mutfağına kazandırmıştır. Kitap basıldığı dönemde oldukça ilgi görmüş ve 44 yıllık süreçte baskısı dokuz defa yenilenmiştir. Batı usulü yemekler ilk kez bu kitapta yer almış ve kendisinden sonra basılan yemek kitaplarına temel teşkil etmiştir. Basılan ilk Türk ye-mek kitabı olması ve Türk mutfağına getirdiği yenilik ve çeşitlilik açısından önemli bir kültürel mi-rastır.
Anahtar kelimeler: Türk mutfağı, İlk Türk yemek kitabı, Mehmet Kamil

Şamil İslam Ansiklopedisi

Hz. Peygamber (s.a.s.)'e ilk vahiy Milâdi yedinci yüzyılın başında Mekke câhiliye ortamında geldi. İslâm o günden zamanımıza kadar her dönemde ayrı usullerle tebliğ edilegelmiştir. İslâm'ın asli kaynakları olan Kur'an ve Sünnet yepyeni bir kavram sistemi ortaya koymuş ve bu sistem çerçevesinde insanların karşılaştığı problemler tanımlanarak hükümler belirlenmiştir. Müslümanların hayatın içinde karşılaştıkları yeni problemleri, ilgili oldukları kavram çerçevesi içerisinde ictihadlarla çözüme kavuşturabilmeleri bu dinin en güzel ve bâriz özelliklerinden biridir. Dolayısıyla çeşitli durum ve yaşama araçlarının inançlarla mutabakat sağlaması konusunda gösterilen hassasiyet, müslümanları her dönemde tebliğe yöneltmiş, bu tebligin Kur'an ve Sünnet ışığında şekil ve usul degiştirmesi ve yeni metodların ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştur.

Meçhul bir sözlükçü: Hüseyin Remzi Bey

TÜRK Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ali Birinci, lügatçi Hüseyin Remzi Bey’in ardında birçok eser bırakmasına rağmen hakkında birşey yazılmadığını belirterek, ‘’Bence O, lügatçilik tarihinin en meçhul ve en meşhur ismidir’’ dedi. Prof. Dr. Ali Birinci, bazı insanların hocalarından dolayı büyük bir ateş aldığını fakat Arapça ve Farsça bilen Dr. Hüseyin Remzi Bey’in hocalarından bilinen bir kimsenin de olmadığını söyledi. Hüseyin Remzi Bey’in tam zamanında lügatçiliğe yelken açtığının altını çizen Prof. Dr. Birinci, ‘’Lügat ne zaman basılır? İhtiyaç hissedildiğinde basılır. Meselâ ‘Vankulu Lügati’ niçin basılmıştır? Çünkü medrese talebeleri ihtiyaç hissetmiştir. Vankulu, elle yazılamayacak kadar hacimlidir ve bunun için matbaada basılmıştır’’ diye konuştu.

Nadir eserler de sanal dünyada

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü’ne bağlı Atatürk Kitaplığı’nda bulunan Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi ile basılmış 40 bin nadir eser, dijital ortama aktarıldı. Elyazması eserlere, ‘katalog.ibb.gov.tr’ internet adresinden ücretsiz ulaşılabilecek.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yazma eserlere ulaşmak isteyip de mekân ve zaman engeline takılan araştırmacılar için yeni bir projeyi hayata geçirdi. Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü’ne bağlı Atatürk Kitaplığı’nda bulunan Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi ile basılmış 40 bin nadir eser, dijital ortama aktarılarak araştırmacıların hizmetine sunuldu. Eserlerin kataloglanması, dijital ortama aktarılması ve hizmete sunulması, hazırlıkları 12 ay süren proje ile basılı kültürel mirasın korunması, erişiminin kolaylaştırılması ve gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor.

Bulgar Kütüphanesi'ndeki el yazması eserler internette

Bulgar Kütüphanesi'ndeki el yazması eserler internetteBulgaristan Mili Kütüphanesi'ndeki eserler internetten yayınlanıyor. Kütüphanede Türkçe, Arapça, Farsça yazma eserlerin yanı sıra Osmanlı sicilleri ve arşivlerinden örnekler de bulunuyor
Bulgaristan Milli Kütüphanesi sanal ortama taşındı.

Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce başta olmak üzere birçok dilde eski eserleri bünyesinde bulunduran Bulgaristan Mili Kütüphanesi birçok eseri pdf formatında internet sitesine yükledi.

Kütüphanede birçok matbu eserin yanı sıra eski el yazması eserler de mevcut. Bazı devlet sicilleri ve arşivlerinin de bulunduğu kütüphanedeki tüm eserler aşamalı olarak mikrofilmleri çekildikten sonra pdf formatında web sitesine yükleniyor.

Kütüphanede bulunan Türkçe eserlerin büyük bir çoğunluğu cumhuriyetin ilk yılarında Bulgaristan'a hurda kağıt fiyatına satılan eserlerden oluşuyor. Bulgaristan Mili Kütüphanesi dünyada en büyük yazma eser koleksiyonlarından birine sahip...

İmamın Manken Kızı Emine Şenlikoğlu

Zalimden alim, alimden zalim doğar, sözünü doğrulayan babasınının değerlerinden nefret eden bir genç kızın öyküsü İmamın Manken Kızı!.
Fatma , evin genç kızıydı. Zeki ,sürekli kitaplar okuyan bir gençti. Fatma’nın babası imamdı.Fatma , babasının imam olmasına tahammül edemiyordu.Çünkü , Fatma küçükken bazı insanlardan bir şeyler duymuştu İmamlık mesleği ile alakalı. O yüzden Fatma babasının bu mesleğini hiç sevememişti.

Kimya-yı Saadet

Bakır ve pirinci kırmızı altın yapan maddî kimya zor ele geçtiği gibi, insanlık cevherlerini hayvanî bulanıklardan arıtıp melekler safiyetine eriştiren, onu altın gibi paslanmaz ve devamlı yapan mücahede kimyası da zor elde edilir. Bu kitaptan maksat, hakikat ilâcının ecza ve bileşimini okuyucularına kolaylıkla açıklamaktır. Bu sebeble bu kitaba "Kimya-yı Saadet" adını verdik. Bağışlayan Allah'tan niyaz ederim ki, onu adına uygun ve kimya gibi hizmete lâyık eylesin. Bilhâssa bu kimya diğer kimyalardan üstündür. Hattâ kimya adı buna hakikat, diğerlerine mecazdır. Çünkü diğer kimyaların değer ve itabarı, bakır ve pirinci paslanmaktan koruyup onlara geçici bir miktar safiyet vermektir. Bu kimya ise, bizzat büyük nimetlerin ve ebedî hayatın sebebidir. Zira hayvanî sıfatları insanî sıfatlara, nefsanî halleri rûhbaniyete tebdil eden bu kimyadır ve yine ebedî mutluluğun rabıtası, sonsuz saadetin vasıtası bu kimyadır.